Sana yağmur damlaları getirdim sevgili
Ağlayan gökyüzünün yaşlarıyla doldurdum avuçlarımı
Sen yoksun
Dönmüyorlar gittikleri yerden
Kim öldürdü gurbet kuşlarını ***
Sana yağmur damlaları getirdim sevgili
Ateşin yakmayan
Suyun boğmayan
Papatyanın açmayanlarını
Avuçlarımda su
Yüreğimde ümit getirdim
Sense beni en olmadık zamanda bitirdin ***
Sana yağmur damlaları getirdim sevgili
Çukurova’nın güneşinde kavrulurken
Bir damla mutluluk olsun diye avuçlarında
Bir çiçeğe su ver kimsesiz bir kediyi sula
Bakma sen yıllardır gelmeyen baharıma
Dilersen o bir avuç göz yaşını döküver mezarıma.
BENLERİNİN ŞEREFİNE
Bizim Agop,
Akşamdan kalmış yine inletiyor sokakları
Yârini kucaklayan sevdalı gibi sarılmış kemanına
“Ela gözlerine kurban olduğum
Yüzüne bakmaya kıyamadım ben
İbret için gelmiş derler cihana
Noktadır benlerini sayamadım ben.”
Azıcık kafa yapayım istiyorum.
“La elli yılda sayamadın mı benleri?”
“Bakamadım ki yüzüne” diyor.
“La yüzüne bakamadın da bu kadar nasıl sevdin?”
“İnsan gözünün gördüğünü değil,
Gönlünün gördüğünü sever” diyor.
Aklıma Çukurova,
Çukurova'nın yakan güneşi,
Bir de sayısını bilmediğim benlerin düşüyor.
Hava kırk derece,
İçerim üşüyor.
Agop bir fırt şarap uzatıyor.
Benlerinin şerefine içiyorum.
Ben seni görmeyi değil,
Özlemeyi seviyorum.